Ergenlikle ilgili notlar

Ergenlikle ilgili notlar

17.10.2023 125

Ergenlik herşeyden önce bir emrivakidir. Bunun nedeni ergenin kontrolünde olmayan bedensel ve ruhsal yapıdaki değişimlerdir diyebiliriz. Bedensel gelişim olarak kızlarda ve erkeklerde farklı gelişim süreçleri söz konusu olmaktadır. (Aynı hızda ve aynı zamanda olmaz bu değişimler ). Burada, her iki cinste de boy uzaması, sesin kalınlaşması, yüzde yağlanmaya bağlı olarak sivilcelerin artması, ter bezlerinin daha fazla çalışması, erkek çocuklarda sakal ve bıyıkların belirginleşmesi vs. tüm bu değişimler birçok ergen için sıkıntılı bir süreci de beraberinde getirdiğinden, ergenlerin önceden bilgilendirilmesi yararlı olacaktır. Öte yandan, bazı ergenlerde bu süreç daha geç başlayabilmektedir, bu ergenler de kendilerinde herhangi bir değişim ortaya çıkmamasından ötürü kendilerini  kötü hissedebilir. Dolayısıyla bu ergenlere, değişim zamanının kişiden kişiye farklılık gösterebileceği söylenmelidir.   Tüm bu değişimlerle birlikte, ergenliğin bir edilginlik, bir pasiflik içerdiğini de söyleyebiliriz, ergen, kendi kontrolünün dışında bir takım değişimlere maruz kalır, bu kontrolsüzlük hissi, her ne kadar insanoğlunun pek arzu ettiği bir durum olarak görünmese de, edilginlik ve çaresizlik ile birlikte gelen aile ilgisi, ergenin bir miktar hoşuna da gider. Tam anlamıyla bir çifte değerlilik söz konusudur ergenliğe karşı, kontrolsüzlüğün, acziyetin getirdiği hoşnutsuzluk, ve tam da bundan kaynaklanan özel ilginin neticesi olarak  hoşnutluk.

Zihinsel anlamda da ergenlikle birlikte bir gelişim gözlenmektedir. Ergenlik döneminde somut düşünceden soyut düşünceye geçiş söz konusudur. Yani eyleme dayalı çocukluktan iç dünyaya, hayal alemine dayalı bir dünyaya geçiş görülmektedir.

Yine bu dönemde sosyal anlamda da bir değişim gözlenmektedir. Bu dönemde kurulan ilişkilerin büyük çoğunluğu ergenin duygu dünyası üzerine kuruludur. Ergen kolay inanır, kolay bağlanır, çabuk sever, kolay kopar (bir gün arasının çok iyi olduğu arkadaşıyla ertesi gün küsebilir).

Burada dikkat edilmesi gereken birincil husus, ergenin toplumsal uyum sorunlarıdır. Çocukluk döneminde güven duygusu yeterli düzeyde geliştirilmiş bir ergen, bu dönemde yaşadığı hayal kırıklıkları karşısında daha sağlam bir duruş sergileyecektir. Bunun dışında, özellikle annelerin, çocuklarına karşı davranışlarında, onları bir birey olarak değil, kendilerine ait bir parça olarak davrandıkları gözlenmektedir. Yeterince bireyselleşemeyen, çocukluk döneminde takılıp kalan anne, çocuğunu da o dönemde tutmaya çalışır ister istemez. Bunun en bariz örneklerinden biri, annenin, baba söz konusu olduğunda, “aaa, kim gelmiş, babamız mı gelmiş?” vs şeklinde hitaplarıdır. Anne, çocukluk döneminde takılıp kalmıştır. Ayrıca babalar, anne ve çocuktan bahsederken,  “bu ikisi, bunlar” vs şeklinde hitaplar kullanarak anne ve çocuğu birbirini tümleyenler olarak göstermektedir. Bunun neticesinde çocuk ve anne arasında nesil farkı ortadan kalkabilmektedir. Anne çocuğundan ayıramazsa kendini, ruhsal olarak, çocuk boğulur. Anne güneş gibidir, uzak kalırsan donarsın, fakat fazla yaklaşırsan yanarsın.

Ergenlikle birlikte ortaya çıkan değişimlerden kaynaklanan  en temel duygu ise utanmadır. Bir ayrım yapmak gerekirse, bebeklikten çocukluğa geçilirken çekingenliğin ortaya çıktığını, oysa ergenlikte utanmanın ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Utangaçlıkla çekingenlik arasındaki fark da önemlidir, çekingenlikte yanlış olan, zarar verebilecek olan başkalarıdır, dışarısıdır; ancak utançta yanlış olan kişinin kendisidir, başkalarından çekinir kişi, ancak kendinden utanır.  Tabii burada utançla suçluluğu da birbirine karıştırmamak gerekir. Suçluluk üstbenlikle ilgilidir, olması ve yapılması gerekenin yapılmaması neticesinde hissedilen duygudur. Ancak utanç içinde bulunulan durumu kendine yakıştırmamak demektir. Olması ve yapılması gereken değil, olmak ve yapılmak istenen şeyle alakalıdır. Benlik idealinden uzaklaşmayla alakalı olarak ortaya çıkar. Bedeninden, onun ortaya koyduğu görüntüden, duygularının ortaya çıkmasından utanma, aslında saklamak isteyeceği mahremiyetinin gözler önüne serileceğinden korkmak. Tabii ki burada diğer bir önemli kavram önümüze çıkıyor. Mahremiyet.

Bildiğimiz gibi bebeklik, oyun çocukluğu ve genel olarak ergenlik öncesi döneme kadar özellikle anneler, çocuklarının duygusal duyumsal ve bedensel dünyaları hakkında hemen herşeyi bilirler. Çocukları nelerden hoşlanır, ne yer ne içer, hangi olaylara hangi duygusal tepkileri verir vs. ancak ergenlikle birlikte mahremiyet ön plana çıkar, mahremiyetle birlikte özgürlük arayışı kendini gösterir. Çünkü mahremiyet bir bakıma özgürlüktür. Anne baba, çocuklarının duygusal dünyalarına mahremiyetle birlikte yabancı hissetmeye başlar. “Çok değişti, ne istediğini anlamıyorum, onu tanıyamıyorum” gibi cümleler ergen ebeveynlerin en çok kurduğu cümlelerdendir.

        Burada vurgulamak istediğimiz asıl  husus, utanç ergenliğe damga vurur. Bedeninden utanmak, bedenindeki değişimleri kontrol edememekten utanmaktır. O nedenle bu dönemde saç veya göz rengini değiştirmek, zayıflamak veya spor yaparak bedenine farklı bir görünüm kazandırmak, hatta kimi zaman estetik ameliyat yaptırma isteği de gündeme gelecektir.